19 Ekim 2017

Şayet  Haccı  anlasaydık

İbadet anlam ilişkisi:

 Biz Müslümanlar olarak, ibadetlerimiz sadece Allah (c.c) emrettiği için ve onun rızasını kazanabilmek için yaparız. Biz öyle bilir ve inanırız ki Rabbimizin her emir ve yasağının sayısız hikmetleri ve anlamları vardır. Esasen O'nun her emir ve yasağı, bizatihi anlamın ta kendisidir. İbadetlerde hikmet ve anlam arayışı bizi, o ibadetlerin şekil kapılarından içeriye alarak, ibadetlerin aslına, özüne ve ruhuna götürür. İbadetlere hikmet ve anlam zaviyesinden yaklaşmak, onları hakkıyla kavrayıp idrak etmenin olmazsa olmaz şartlarındandır. Bir ibadetin hikmet ve anlamını ne kadar iyi bilirsek, o ibadeti ifa ederken o kadar haz ve lezzet alırız. İbadetlerdeki hikmet ve anlam arayışı bize kullukta hayret, gayret, samimiyet, halis niyet ve istikamet kazandırır. İbadetlerin hikmet ve anlam deryasından hissedar olmak, bize sadece İslam'ı hakkıyla yaşamada şuur ve idrak sunmakla kalmayacak, İslam'ı insanlara tebliğ ederken de, bize yeni imkanlar ve ufuklar kazandıracaktır. Unutulmamalıdır ki davette isabet olmadan icabet olmaz. Bu hususta söylenecek sözleri müstakbel yazılara havale ederek, hac ibadetinin geniş anlam haritasında mütevazi bir ufuk turu denemesi yapmak istiyorum.

Şayet haccı anlasaydık:

Şayet haccı anlasaydık, giydiğimiz ihram elbisesi bizi bütün dünyevileşme elbiselerinden kurtaracaktı. Biz, orada ihramla birlikte giydiğimiz Takva elbisesi sayesinde hakikatle aramıza gerilen servet, şehvet ve şöhret paçavralarını yırtıp atacaktık.

Şayet haccı anlasaydık, Hacda mikat sınırlarını aşmadığımız gibi hayatta da rahmanın sınırlarını aşmayacaktık.

Şayet haccı anlasaydık, Peygamberler tarihine tefekkür aracılığıyla gerçekleştirdiğimiz yürek seferinde, insanlık tarihi boyunca aydınlığın karanlığa, tevhidin şirke, adaletin zulme ve hakkın batıla hep galip geldiğini görecek ve umutla aşkla azimle yeryüzüne hakkı hakim kılmak için biteviye çalışacaktık.

Şayet haccı anlasaydık, Ümmetçe kıblede bulduğumuz istikbali doğuda batıda kaybetmeyecektik.

Şayet haccı anlasaydık, Bizi birleştirecek olan yegane değerin İslam olduğunu bilecek kendimize başka değerler arayarak çil yavrusu gibi dağılmayacaktık.

Şayet haccı anlasaydık, Asrı saadet ikliminden asrımıza saadet ve selamet iktibas edecek böylece modern zamanın bütün afet ve felaketlerinden kurtulacaktır.

Şayet haccı anlasaydık, Allah Resulü'nün kutlu izini ve doğru sözünü bulacak, onunla tatmin olacak, onun izinin üzerine iz sözünün üzerine söz tanımayacaktır.

Şayet haccı anlasaydık, Kabileciliği, hemşericiliği, ırkçılığı, cemaatçiliği hasılı bizi bölüp parçalayan her türlü ayrımcılığı İslam kardeşliği potasında eritecek ve hep birlikte ümmet olmanın tarifsiz hazzını yaşayacaktır…

Şayet haccı anlasaydık, Sadece kutsal topraklarda değil esasen dünyada da bir misafir olduğumuzu unutmayacak, dünyada ev sahibi gibi davranarak o mahşer yokuşunda yükümüzü ağırlaştırmayacaktık.

Şayet haccı anlasaydık, Hacı olmanın yollarını aradığımız gibi hacı kalmanın ve hacı ölmenin de yollarında arayacaktık.

Şayet haccı anlasaydık, Haccın bir tür mahşer provası olduğunun idrakiyle hareket edecek ceviz kabuğunu doldurmayacak meselelerden dolayı yer kabuğunu çatlatacak cürümler işlemeyecektik.

Şayet haccı anlasaydık, İbadette tek ümmet olduğumuz gibi siyaset ve ticarette de tek ümmet olacak tevhit ve adalette birleşerek şirk ve zulmü dağıtacaktık.

Şayet haccı anlasaydık, Beytullah etrafında aşkla döndüğümüz gibi yüce İslam davasının etrafında da aşkla dönecek böylece Rabbimize elest bezminde verdiğimiz kulluk sözünden asla dönmeyecektik.

Şayet haccı anlasaydık: Arafat da marifete erecek

 Bu marifetle vakfiye duracak,

 Sayü gayret ile sefa sürecek,

 Hira da vahy kapısından girecek,

 Mina da şeytanın defterini dürecek,

 Hicretle Medine'ye varacak,

 Cihat ile kuşatmaları yaracak,

 Ensar olup kardeşimi saracak,

 Uhud'da düşmana göğüs gerecek,

 Hayber de küffarı yere sürecek,

 Dünyaya Medine den nizam verecektik.

Evet, oraları sadece ziyaretle kalmayacak oralardan dünyamıza ve hayatımıza böyle hikmetler, erdemler, faziletler Getirecektik. Bütün dünyaya gür sesle Medine olmadan medeniyetin olamayacağını haykıracaktık.

Şayet haccı anlasaydık,   Hacda hayat bulan İslam birliğini hayatta hayale düşürmeyecektir.

Şayet haccı anlasaydık,   İkbalin de dediği gibi: Oralardan sadece zemzem ve hurma getirmeyecek, Hz. Ebubekir in sadakatini, Hz. Ömer in adaletini,   Hz. Osman'ın hayasını ve Hz. Ali'nin şecaatini de getirip etrafımıza dağıtacaktık…

Şayet haccı anlasaydık,  Bir buçuk milyarlık İslam aleminin bir avuç Siyonistin eline ve olmayan insafına terk etmeyecektik.

Şayet haccı anlasaydık,  İslam alemindeki her küçülmenin, büyük İsraile hizmet etmekten başka bir işe yaramayacağını bilecek böylece dağılmayacak küçülmeyecek ufalmayacaktık.

Şayet haccı anlasaydık,  dün olduğu gibi bu günde küffara karşı vakur ve heybetli olacak, anlımızı ak ve başımızı dik tutacaktık.

Şayet haccı anlasaydık,  hacdaki birliği hayatta da tesis edecek böylece başta batı medeniyeti olmak üzere bütün İslam ve insanlık düşmanlarının zulüm ve sömürülerinden kurtulacaktık.

 Şayet haccı anlasaydık,   işgallerin savunmasından kurtulup fetihlerin hücumuna geçecektik. Şam'ı,   Bağdat'ı,   Halep'i ve Kudüs'ü düşürmeyecektik. Mabetlerimize namahrem eli deymeyecekti, harimi ismetimize haramiler dadanmayacaktı. Annelerimiz ağlamayacak, yavrularımız sızlamayacak yetimlerimiz inlemeyecekti. Gönül coğrafyamız kanayan yaramız değil, umudumuz çaremiz olacaktı. Ve hüzün dolu ağıtlarımızın yerini umut dolu şiirler, ezgiler alacaktı. Ah şu haccı bir anlasaydık, anlayabilseydik…

                              BÜLENT ACUN

                             kulacuni@hotmail.com